Kara Kıt’a ve Beyaz İnciler

20161024_170214

KARA KIT’A VE BEYAZ İNCİLER

Gerçi bir şiir bir kez yazılır
Güzelse okunur tekrâr tekrâr

Nazîreler söylenir bazen de
Söz süsler ondan ilhâm alanlar

Kelâm tıpkı okyanus gibidir
İçinde binler inci mercân var

Ve şâir dalgıç bulur inciyi
Sonra sevinçle âleme saçar

Böyle söylenir mesnevî gazel
Böyle denir eş’âr-ı dürer-bâr

Güzel sözü vasfedeyim diye
Fahrî nicedir defterler karalar

 

Fahri Kaplan, 24.10.2016, Muğla.

İ’tizâr

Kıymetli Lâfistan okurları,

Sitemizde yaşanan bir problem nedeniyle bir aydan uzun bir süre sitemize giriş mümkün olmadı. Ancak şimdi sorun giderildi ve kaldığımız yerden -inşaallah- devam ediyoruz. Problemin çözümünü sağladığı için site editörlerimizden ve yazarlarımızdan İbrahim Arslan’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sizlerin de anlayışınızı rica ediyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yeni ve eskimeyen yazılarda buluşmak ümidiyle! Allah’a emanet olunuz…

http://www.lafistan.com adına Fahri Kaplan

Ramazâniyye

RAMAZÂNİYYE

 

Mübârek ayı tebşîre sadâ-yı ezân geldi

Çekildi gönülden kasvet ve canlara cân geldi

Gedâlar yol verir çünkü meydana sultân geldi

Şimdi nûra garkdır âlem şehr-i Ramazân geldi

 

On bir aydır bekleyenler gâyet mes’ûddur şimdi

Uhrevî rüzgârlarla kevn anber-âlûddur şimdi

Hakkâ yaklaştı gönüller nefis merdûddur şimdi

Şimdi nûra garkdır âlem şehr-i Ramazân geldi

 

Fahri Kaplan

 

Not: Bu şiir, sekiz sene evvel, 1427 Ramazan’ı başında (24 Eylül 2006’da) yazıldı.

 

İlk Tur Sonunda 2014 Dünya Kupası’na Bir Bakış

Bu dünya kupası çocukluktaki güzel kupalar gibi heyecanla başladı, güzelce devam ediyor. Kendi adıma son yıllarda büyük turnuvalardan bu ölçüde tad almayı özlediğimi söyleyebilirim.

Bu, Brezilya’nın ev sahipliğinde futbolun güzel yönlerinin daha bir öne çıktığı bir futbol şöleni. Ev sahibi net bir görüntü vermese de hem kupa tarihinin en başarılı takımı oluşu hem de ev sahipliği avantajı, bunun yanında -her ne kadar bu sene öncekiler kadar göz kamaştırıcı olmasa da- kadrosundan eksik olmayan yıldızları, ve elbet geçen yıl Konfederasyon Kupası’na uzanmış olmasıyla kupanın en büyük favorilerinden biri. Turnuvanın ilk büyük sürprizini ise ilk iki maç sonunda elenen İspanyollar yaptı. Hem de ilk maç Hollanda’ya 5-1 yenilerek. Gruptan öyle ya da böyle çıkabilselerdi bu takımın fazla ilerleyemeyeceğini söylemek zor. Zira yaşlanmış da olsalar hâlâ çok kaliteli futbolculara sahipler. Grup maçlarında bir diğer büyük sürpriz ise Kosta Rika oldu. Puan almasının bile başarı sayılacağı bir grupta Uruguay ve İtalya’yı yendi, İngiltere ile berabere kaldı ve gurubu 7 puanla lider bitirdi. İkinci turda Yunanistan karşısında da şansları hiç de az değil. Hele iki takımın oyununu gördükten sonra. Haydi Kosta Rika: Pura Vita! İspanya’nın yanında İtalya ve İngiltere’nin de kupaya erken veda’ı son iki kupada olduğu gibi Avrupa hegemonyasında bir turnuva izlemeyeceğimizin işaretleri olsa gerek. Bence bu yaz, futbolun güzelliğini, renk ve çeşnisini ön plana çıkaracak bir faktör de bu! Hollanda, Almanya, Fransa ve nisbeten Belçika gibi ülkeler ise -ilk tur itibarıyle- Avrupa’dan turnuvaya tad katan takımlar.

 

Güney Amerika takımları turnuvada ev sahibi kıta oluşlarının hakkını vermekteler. Kolombiya ve Arjantin 9, Brezilya 7, Uruguay ve Şili 6 panla ikinci tura yükseldiler. İkinci turu göremeyen tek Güney Amerikalı Ekvador olurken, onlar da 4 puanla gruplarında üçüncü oldular. Onların gruptan çıkmalarına en büyük mani’ ilk maçlarında grup ikinciliği için en muhtemel rakibi olan  İsviçre’ye son dakikada yedikleri golle kaybetmeleri oldu.

Afrika iki takımla kinci turda. Nijerya’nın başarısında, Bosna maçında Dzeko’nun net golüne ofsayt bayrağı kalkmasının etkisi büyük. Cezayir ise çoğu kimsece Belçika ve Rusya’nın çıkacağı tahmin edilen grubu Rusya’nın önünde bitirdi ve Almanya’nın rakibi oldu. Fildişi de ilk turda iyiydi, ancak son dakikada yedikleri penaltı golü ile Yunanistan’a elendiler. Gana ise 1 puan almasına rağmen iyi bir futbol ortaya koydu. Zor bit gruptalardı ve oynadıkları maçlarda kıl payı puan kayıpları yaşadıklarını söylemek mümkün. Kamerun ise puan alamadı ve beklentilerin çok altında kal
 dı.

Asya, turnuvanın galibiyet alamayan tek kıtası idi. Japonya, İran ve Güney Kore birer puanla elenirken Avusrtalya zor grupta puan alamadı. Asya futbolunun önümüzdeki kupalarda iyi bir toparlanmaya ihtiyacı var. 2018 Asya’ya yakın bir yerde (Rusya), 2022 Asya’da (Katar). Bu faktörler de düşünülünce sağlam temel atılır ve iyi çalışılır  ise Asya futbolu bir nebze torparlanabili r.

Kuzey ve Orta Amerika (CONCACAF) takımları ise kendilerinden beklenmeyen bir çıkış gösterdiler. Meksika 5, Kosta Rika 7, ABD 4 puanla üst turda. NTV Spor’un güzel dünya kupası programında Mehmet Demirkol ve Murat Kosova’nın belirttikleri gibi Kosta Rika, dünya kupalarında -sanırım- grup aşamalarının en büyük sürprizini yapmış olsa gerek. (bkz. bu yazının ikinci paragrafı) Meksika, kupa vizesi alırken zorlanmıştı. Ama “kupanın gediklisi” sözünü hak ettiklerini bir kez daha gösterdiler ve Hırvatistan’ın önünde gruptan çıktılar. ABD 94’ten beri dünya kupalarını takib ediyorum; Meksika’nın grupta elendiğini görmedim, ve ikinci tur maçını kazanıp çeyrek finale çıktığını da… Bakalım bu sefer zorlu Hollanda engelini aşıp bunu başarabilecekler mi? Amerika Birleşik Devletleri, Portekiz ve Gana’yı geçerek zorlu bir gruptan çıkmayı başardı. ABD, Konfederasyon Kupası 2009’daki performansları ile zaten sürpriz yükselişlere açık bir takım olduğunu göstermişti. Klinsmann’ın da iyi bir takım hâline gelmelerinde önemli katkısı olsa gerek. Honduras ise puan alamadı; ancak umutlarını sonraki turnuvalar için koruyabilirle r.

İlk turun umûmî manzarasını kendi açtığım bir pencereden aktarmaya çalıştım. Kupa öncesi desteklediğim birinci takım Bosna Hersek idi. Şimdi ise onlar elenmiş hâlde ve yerini Cezayir almış bulunuyor.

 

Fahri Kaplan

“Bağrı Yufka Kağıdın Gözü Yaşlı Kalemin”

Sehi Bey Tezkiresi’nin Prof. Dr. Mustafa İsen tarafından Türkiye Türkçesi’ne yapılmış diliçi çevirisini (*) okurken karşılaştığım bir beyit mânâ ve hayâlindeki incelikle dikkatimi çekti ki beyti sizlerle de paylaşmak istedim. Mevlânâ Hasan Çelebi’ye ait beyit şöyle:
“Nice tahrir ideyin vasfını derd ü elemün
Bağrı yufka kağıdın gözü yaşlı kalemün”
Günümüz Türkçesiyle beyte şöyle bir mânâ verebiliriz: “Derd ve elemin vasfını nice yazayım, zîrâ kağıdın bağrı yufka, kaleminse gözü yaşlı.”
Beyitteki inceliği görebilmemiz için kağıdın yapıldığı madde ile yufka arasındaki benzerliği ve yufka bağırlı/yürekli olma deyimini; ayrıca kalemin mürekkebinin siyahlığı ve ıslaklığı ile çok ağlamaktan artık gözden dökülen kapkara yaşlar arasındaki ilişkiye dikkati çevirmek gerekiyor. Ayrıca eskiden zaman zaman siyahın yanında kırmızı mürekkep de kullanılabildiğini düşünecek olursak, mürekkep eğer kırmızı renkte ise bununla kanlı gözyaşı arasında bir ilişki kurulmuş olur ki, kanaatimce, ilkinden de güzel bir hayâldir. Şair derd ve elemini kaleme dökmek, yazarak anlatmak ve bir derd ortağı bulmanın tesellisiyle rahatlamak istiyor. Ancak yufka bağırlı kağıt ve gözünden siyah ve kırmızı yaşlar döken kalem belki bunca derdi ve elemi olan şairden de hassas bir hâlde dururken o hâlini kağıt ve kaleme nice anlatabilsin? Bu nükteli anlatımın yanında, aslında burada şairin derd ve eleminin yazarak anlatılacak gibi olmadığına, kağıt ve kalemin bunu taşıyamayacağına dair bir örtülü anlatımın da olduğu düşünülebilir. Ayrıca “nice” ifadesi “nasıl” mânâsına geldiği gibi çokluk da bildiren bir ifadedir. “Nice tahrir ideyin” ifadesinden, kanaatimce, “çokça anlatayım” gibi bir anlam da çıkabilir.
Kağıdın bağrı yufka kalemin gözü yaşlı olduğundan mıdır şairler, hâlinden en iyi anlayanlar olarak onları bulmuş ve dertlerini imbikten geçirerek güzel mi güzel sözlerle onlara anlatmışlar. Allah, Gelibolulu olan ve Aşçı-zâde diye bilinen Mevlânâ Hasan Çelebi’ye (**) rahmet eylesin.

(*) Sehi Bey,Tezkire, Hazırlayan: Mustafa İsen, Tercüman 1001 Temel Eser,Eylül 1980, İstanbul.
(**) Adı geçen eser, sayfa 96.

Gelin Dua Edelim

     Bugün Suriye’de Mısır’da ve bilumum coğrafyalarda – ki bunların  ağırlıklı olarak müslüman coğrafyası olduğunu söylemek mümkün- yaşananlar yüreğimizde yaralar açmada. Gelin ey müslümanlar, dua edelim.  Elimizle müdahaleye gücümüz yetmiyor, dilimizle -yazımızla- eksik de olsa bir şeyler söylemeye uğraşıyoruz. Ne olur kalbimizle ve dilimizle duayı ihmal etmeyelim.
“Hasbünallahü ve ni’mel vekîl”

    “”Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillâhi Rabbü’l-âlemîn ve’s-salâtü ve’s-selâmü ‘alâ Rasûlinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve sahbihî ecma’în. Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınıyoruz Allah’ım. Beni, ailemi, mü’minleri ve bütün insanları her türlü zulüm ve kötülükten muhafaza eyle. Bizlere kâmil imân, hidayet, sıhhat, afiyet, iki cihanda da saadet ihsan eyle. Şüphesiz Senin herşeye gücün yeter. Amin, ve’lhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn.”

Sevgi Şiiri

Her sabah gün yeniden başlar
Bir dağ ardından doğar güneş
Bir çağ ardından

Işıklar söner
Kâinât uykuya varır
Gece olur sükûnet
Gece olur sesler yavaşlar

Gündüz olsun gece olsun
Hayatımız güzelce olsun
Küskünlükler nice olsun
“Sevelim, sevilelim” arkadaşlar

Fahri Kaplan

Allah’adır Tevekkülümüz İtimadımız

Bâkî’nin güzel bir beytini sizlerle paylaşmak istedim. Şöyle diyor şairler sultanı:

Baş eğmezüz edânîye dünyâ-yı dûn içün
Allah’adır tevekkülümüz itimadımız

Beyitteki mânâyı günümüz Türkçesiyle şöyle ifade edebiliriz: “Aşağılık dünya için alçak kişilere baş eğmeyiz. Tevekkülümüz, itimadımız Allah’adır.”

“Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar”

İlhan Berk, “Aşk” şiirinde:

“Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar” diyor. Zira:

“Sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
Mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu” (İlhan Berk, aynı şiir)

Yahya Kemal de “Vuslat” şiirinde kavuşmanın tadıyla kanatlanan bir aşkın ruhumuza duyurduğu enginliği ve lezzeti ne güzel dile getiriyor:

“Bir uykuyu cânanla berâber uyuyanlar,

Ömrün bütün ikbâlini vuslatta duyanlar,

Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamânı,

Görmezler ufuklarda şafak söktüğü ânı.

Gördükleri rü’yâ,ezelî bahçedir aşka;

Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka,

Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez,

Gül solmayı, mehtâb azalıp bitmeği bilmez;

Gök kubbesi her lâhza bütün gözlere mâvi,

Zenginler o cennette fakirlerle müsâvi;

Sevdâları hulyâlı havuzlarda serinler,

Sonsuz gibi bir fıskiye âhengini dinler.”

Aşkın aşkın ikliminde aşk sözleri okumak… Bu yaz vakti. Bence -belli bir mevsimi varsa eğer- şiirin tam mevsimi.